ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ 2014 ESYÖRÜK
 
eskisehiryoruklerdernegi
EY ERTUĞRULUN EVLADI..! KAYA GİBİ SERT KAYI GİBİ MERT OLASIN...!!  
  ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ-
  AVLAMIŞ KÖYÜ YÖRÜKLERİ
  OSMANLI
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  => Osman Gazi
  => Orhan Gazi
  => I.Murat Hüdavendigar
  => Yıldırım Bayezid
  => Mehmet Çelebi
  => MuratHan II
  => Bayezid (Beyazıt) Han II
  => Kanuni Sultan Süleyman
  => Yavuz Sultan Selim (Selim Han I)
  => Selim Han II (Sarı Selim)
  => Sultan Üçüncü Murat Han (Murat Han III)
  => Mehmed (Mehmet) Han III
  => Ahmet Han I
  => Mustafa Han I
  => Osman Han II (Genç Osman)
  => Murad (Murat) Han IV
  => Sultan İbrahim
  => Mehmed Han IV (Avcı) ve Köprülüler Devri
  => Süleyman Han II
  => Ahmed Han II (Sultan 2. Ahmet)
  => Mustafa Han II
  => Ahmet Han III
  => Mahmut Han I
  => Osman Han III
  => Mustafa Han III
  => Abdülhamit Han I
  => Selim Han III
  => Mustafa Han IV
  => Mahmut Han II
  => Ziyaretçilerimiz
  HABER YÖRÜK ESKİŞEHİR
  İLETİŞİM
  BÜYÜK TÜRK TARİHİ
  ŞİİR KÖŞESİ
  MAKALE VE YAZILAR
  TÜRKMENELİ KERKÜK
  VASİYETLER
  KAN BANKASI
  TÜRK TÜRKÜ SÖYLER
  NEVRUZ
  ARAMIZDAN AYRILANLAR
  ETKİNLİKLERİMİZ
  ÇANAKKALE SAVAŞI
  SEBETAYCILAR
  DİNİ BİLGİLER
  DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
  EĞLENCELİK FIKRALAR
  BASINDA YÖRÜKLER
  YÖRÜKLER HAKKINDA
Sultan Üçüncü Murat Han (Murat Han III)

Sultan Üçüncü Murat Han (Murat Han III) Hazırlayan: Oğuzhan Tan

 

Osmanlı sultanlarının on ikincisi ve İslam halifelerinin yetmiş yedincisi. Babası on birinci Osmanlı sultanı İkinci Selim Han, annesi Nur Banu Sultandır. 4 Temmuz 1546’da Manisa’nın Bozdağ Yaylağı’nda doğdu. 1558 tarihine kadar Saruhan’da (Manisa) kaldı. Babasının Saruhan Sancakbeyliğinden Karaman Beylerbeyliğine tayiniyle, Şehzade Murat’a da Alaşehir Sancakbeyliği verildi. 1526’da Manisa Sancakbeyliğine tayin edildi. 22 Aralık 1574 tarihinde tahta çıkıncaya kadar bu vazifede kaldı. Sancağa çıkarılan son Osmanlı hükümdarıdır.

Osmanlı Devletinin zirvede olduğu bir devirde sultan olan Üçüncü Murat Han, dünya siyasetinde faal bir rol oynadı. Osmanlı hakimiyeti en geniş sahasına ulaştırıldı. Akdeniz’de denizci bir kavim olan Venedikliler ve kara Avrupa’sında Avusturya ile antlaşmalar yenilendi. Lehistan (Polonya) ile Osmanlı Devletinin kuzey siyasetini belirleyen antlaşma, 30 Temmuz 1577’de imzalandı. Rus Çarlığının yayılma siyasetine karşı, Lehistan ile Kırım Hanlığının münasebetleri tanzim edildi. Şii ideolojisinin temsilcisi İran Safevi Devletinin, Osmanlı ülkesindeki yıkıcı ve bölücü faaliyetlerine karşı 1578’den itibaren her türlü tedbire başvuruldu. Ahalisi sünni olan Şirvan ve Dağıstanlıları, Safevi taarruzlarına karşı korumak ve hududu emniyet altına almak için 5 Nisan 1578’de başlatılan harekat, 21 Mart 1590 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması ile tamamlandı. Antlaşmaya göre;

1. Tebriz şehri ile Azerbaycan’ın Tebriz mıntıkası, Karabağ, Gence, Kars, Tiflis, Şehrizur, Nihavend, Luristan tarafları Osmanlılara kalacaktı.

2. Şiiler, hazret-i Ebu Bekir, Ömer ve Osman (radıyallahü anhüm) ile hazret-i Aişe’ye iftira ve küfür etmeyeceklerdi. İran’daki Ehl-i sünnet Müslümanlara kötü muamele yapılması, Şah tarafından yasaklanacaktı.

Sultan Üçüncü Murat Han devrinde on iki yıl süren Şark seferleri sonunda, Kafkasya ve Azerbaycan Osmanlı Devletine bağlandı. Hazar Denizine hakim olan Osmanlı donanması, Safevilere karşı, Sünni Özbek Hanlarına topçu ve yeniçeri askeri yardımı götürdü.

Avrupa kıtasında Osmanlı Devletine tabi Erdel (Transilvanya) Beyi İstefan Batori, 1577’de Lehistan (Polonya) Kralı seçtirildi. Böylece Baltık’taki bu ülke de Osmanlı himayesine alınarak, yıllık haraca bağlandı. İşgal ve tecavüzlerden muhafaza altına alınıp, Rus yayılmasının önüne geçildi. Avusturya ile münasebetler hudut tecavüzleri sebebiyle, 1592’de bozuldu. Yıllık otuz bin duka altın haracın gönderilmemesi üzerine, Veziriazam Koca Sinan Paşa, Avusturya seferi için vazifelendirildi. 1592’de başlayan Avusturya harbi, 1606 yılına kadar devam etti.

Fas’taki Sadi Şerifleri, Osmanlı sultanından, İspanyollara karşı yardım istediler. Fas Şeriflerine yardım etmek için Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa vazifelendirildi. Osmanlı kuvvetleriyle Fas Şerifleri, İspanyollarla Portekizlileri bölgeden attılar. Fas’tan Hıristiyanların atılması, başta Papalık olmak üzere Güney ve Batı Avrupa devletlerini harekete geçirdi. Osmanlı taraftarı Fas Şerifi Abdülmelik aleyhine tertiplenen Akdeniz Hıristiyanlığının son Haçlı seferine Papalık, Fransa, Portekiz ve İspanya katıldılar. 4 Ağustos 1578’de Tanca yakınlarındaki Vadi-yüs-Seyl'de (el-Kasr-ul-Kebir, Alkazar) yapılan muharebede, Haçlılar, büyük bir hezimete uğradı. Portekiz Kralı öldürülüp, ordusu imha edildi. Fas, Osmanlı hakimiyetini tanıyarak, Şerif Ahmed Mansur, emir tayin edildi. Sultan Üçüncü Murat Han devrinde Kuzey Afrika Osmanlı hakimiyetine girdiği gibi, Orta Afrika ülkesi olan Bornu da Osmanlı sultanına itaatini arz etti. Bu devirde bütün Kuzey Afrika’nın ve Bornu’nun tabiiyete girmesiyle, Osmanlı Devleti en geniş ve tabii hudutlarına kavuştu.

Sultan Üçüncü Murat Han devrinde, ordunun seferde olmasından istifade eden Dürziler Lübnan’da, Zeydiler Yemen’de, Hariciler Trablusgarp’ta, Şah İsmail Safevi taraftarı asiler Kığı’da isyan etmişlerse de, hepsi de itaate getirilmişlerdir.

Sultan Üçüncü Murat Han devrinde, Osmanlı ülkesinde pek çok ilim, kültür ve sanat eserleri inşa edilmiştir. Bu hususta ilk icraat, Kabe-i şerif duvarlarının mermerden yaptırılıp, Harem-i şerifin su yollarının temizletilmesi oldu. Medine’de bir medrese, mektep, zaviye ve büyük bir imaret yaptırıldı. Üçüncü Murat Han, bununla da kalmayarak, Harem-i şerifi tamir ettirip, kubbelerini kargir yaptırdı. Manisa’da, daha şehzadelik devrinde cami, medrese, imaret, tabhaneden meydana gelen Muratiye Külliyesini, İstanbul’da Toptaşı Tımarhanesini yaptırdı. İyi bir tahsil gördüğünden ilme meraklı olan İkinci Murat, alimleri çok severdi. Nakşibendi meşayihinden Hace Ahmed Sadık Kabili’den feyz alarak kemale geldi. Tasavvufa ait Fütuhat-ı Sıyam adlı kitabı yazdı. “Murati” mahlasıyla tasavvufa ait kıymetli şiirleri vardır. Divanında, Türkçe gazellerinin yanında Arapça ve Farsça gazelleri de vardır. Türkçe divanını Şemseddin Sivasi açıklamıştır. Ayrıca Gelibolulu Ali, hoş görünmek maksadıyla, bazı gazellerini şerh etmiştir. Ocak 1595’te İstanbul’da vefat eden Sultan Üçüncü Murat Han, babası İkinci Selim Hanın Ayasofya Camii yanındaki türbesine defnedildi.

SELAM OLSUN OĞUZ KAYI BOYUNA SELAM OLSUN AVLAMIŞ KÖYÜNÜN TAŞINA TOPRAĞINA KURDUNA KUŞUNA  
 

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat ..... “

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

 
Facebook beğen  
 
 
 
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


 
Bugün 36502 ziyaretçikişi burdaydı!
ESYÖRÜK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol