ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ 2014 ESYÖRÜK
 
eskisehiryoruklerdernegi
EY ERTUĞRULUN EVLADI..! KAYA GİBİ SERT KAYI GİBİ MERT OLASIN...!!  
  ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ-
  AVLAMIŞ KÖYÜ YÖRÜKLERİ
  OSMANLI
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  => Osman Gazi
  => Orhan Gazi
  => I.Murat Hüdavendigar
  => Yıldırım Bayezid
  => Mehmet Çelebi
  => MuratHan II
  => Bayezid (Beyazıt) Han II
  => Kanuni Sultan Süleyman
  => Yavuz Sultan Selim (Selim Han I)
  => Selim Han II (Sarı Selim)
  => Sultan Üçüncü Murat Han (Murat Han III)
  => Mehmed (Mehmet) Han III
  => Ahmet Han I
  => Mustafa Han I
  => Osman Han II (Genç Osman)
  => Murad (Murat) Han IV
  => Sultan İbrahim
  => Mehmed Han IV (Avcı) ve Köprülüler Devri
  => Süleyman Han II
  => Ahmed Han II (Sultan 2. Ahmet)
  => Mustafa Han II
  => Ahmet Han III
  => Mahmut Han I
  => Osman Han III
  => Mustafa Han III
  => Abdülhamit Han I
  => Selim Han III
  => Mustafa Han IV
  => Mahmut Han II
  => Ziyaretçilerimiz
  HABER YÖRÜK ESKİŞEHİR
  İLETİŞİM
  BÜYÜK TÜRK TARİHİ
  ŞİİR KÖŞESİ
  MAKALE VE YAZILAR
  TÜRKMENELİ KERKÜK
  VASİYETLER
  KAN BANKASI
  TÜRK TÜRKÜ SÖYLER
  NEVRUZ
  ARAMIZDAN AYRILANLAR
  ETKİNLİKLERİMİZ
  ÇANAKKALE SAVAŞI
  SEBETAYCILAR
  DİNİ BİLGİLER
  DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
  EĞLENCELİK FIKRALAR
  BASINDA YÖRÜKLER
  YÖRÜKLER HAKKINDA
Osman Gazi

Osman Gazi Yönetimi (1281 - 1324)

Doğumu: 1258
Ölümü: 1324

Ertuğrul Gazi H. 680/M. 1281’de ölünce oğlu Osman Gazi kabilenin beyi oldu ve bu  durumu Selçuklu Sultanı da onayladı.

Osman Gazi de babası gibi gaza ve savaşı kendine uğraş edinmekle gitgide değeri, ünü ve gücü artarak ardı ardına Karacahisar, Bilecik, Yarhisar ve İnegöl kalelerini ele geçirmiş ve Yenişehir'i görkemli ve sağlam yapılarla süsleyip kendine başkent edinmişti.

Selçuklu Sultanı II. Alaeddin, Eskişehir'i ele geçirdiği memleketlere katıp hepsini bir sancak sayarak Osman Gazi'ye verdikten sonra  özgürlük ve beylik alameti olan davul ve bayrak da yolladı ki böylece Osman Gazi'nin şan ve şöhreti parlayıp yüceldi. Selçuklu sultanı Alaeddin'in yolladığı ferman ile Osman Gazi'nin buna cevabı "Feridun Bey Münşeatı"nda yazılıdır.

Osman Gazi anlattığımız gibi bir sancağın valiliğini elde ettikten on oniki yıl sonra, İran Moğolları denen İlhanlılar, Selçuklu Sultanlığı'nı tamamen ortadan kaldırınca, Selçuklu beylerinden Germiyan Oğlu Kütahya'da, Karesi (Balıkesir), Saruhan (Manisa), Aydın ve Menteşe (Muğla) ve Hamit (Isparta) Oğulları adları ile anılan yerlerde, İsfendiyar, Ramazan ve Zülkadriye Oğulları, Kastamonu, Adana ve Maraş bölgelerinde zamanla bağımsızlıklarını ilan ettikleri gibi Osman Gazi de M. 1299 yılında adına hutbe okutarak kendi bölgesinde bağımsız oldu.

Tebriz'de hüküm süren İlhanlılar tarafından, daha önce Selçuklu Sultanlığı'nın başına genel vali atanmış olup Kayseri'de oturmakta bulunan Ertana Bey, Selçuklu Sultanlığı'nın yerine mirasçı olmak hevesine kapılmış ise de yukarıda adları geçen Selçuklu Beyleri kendisine baş eğmemişler, üstelik Karaman Oğulları, Konya'da hükümet kurmuşlardır.

Daha sonra İlhanlılar da dağılıp parçalanınca bu Moğol Hanları'nın Anadolu durumu ile ilgilenme gücünü yitirmeleri üzerine adı geçen Ertana Bey, elindeki birliklerle Selçuklu Beylerini itaat altına alamayacağını anlayarak Kayseri ve çevresinin yönetimi ile yetindiğinden kaderin   gidişi, Anadolu'da  beyliklerin  ortaya  çıkmasına  yol   açtı.

Bundan sonra Osman Gazi, ölüm yılı olan 1324'e dek yavaş yavaş Bursa, Kocaeli ve çevresini ele geçirip Bursa’yı kendine başkent yapıp kale içindeki "Ak Künbed" adındaki manastırın içine gömülmesini vasiyet ederek bağımsızlığını ilan edişinden 24 yıl sonra ve 66 yaşında öldü.

-----------------

Kaynak: Netayic-ül Vukuat, TTK Yayınları
Hazırlayan: Evşen Taşkum

Osman Bey
 
   
 
Osman Bey    
??.??.1258 ??.??.1326  
Söğüt Bursa  
Padişah    
 
 
     
 

Osman Bey

 
1258-1326
 
 
Osman Bey, Osman Gazi ve I. Osman adlarıyla tanınan, 600 yıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve ilk Osmanlı Padişahı.

1258'de Söğüt'te, Ertuğrul Gazi ve Hayme Hatun'un çocukları olarak dünyaya gelen Osman Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yönetimine geçti. Henüz 23 yaşındayken Kayı Boyu’nu yönetmeye başlayan Osman Gazi’nin, aşiretin önemli kişilerinden biri olan Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile yaptığı evlilikten, kendisinden sonra Osmanlı'nın başına geçecek oğlu Orhan Gazi adında bir oğlu oldu. Osman Gazi’nin daha sonra evlendiği, Ahi Şeyhleri’nden Edebali'nin kızı Bala Hatun'dan da Alaeddin adında bir oğlu vardı.

1283 senesinde babası Ertuğrul Bey'in ölümü üzerine onun yerine Anadolu Selçuklu Devleti'nin uçbeyi olan Osman Bey, beyliğini başına geçtikten sonra ilk iş olarak, Türkmen boylarını etrafında topladı. İlk Osmanlı savaşı olarak bilinen, 1284 senesindeki, Bursa'nın İnegöl kazasına 10 km uzaklıkta bulunan Hamzabey köyündeki Ermeni-Beli savaşında, Osman Gazi’nin yeğeni Baykoca şehit düştü. Takip eden sene Osmanlı tarihindeki ilk kale fethi olan Kulaca Hisar'ın fethi gerçekleşti.

Osman Bey, büyük uçbeyi olduktan sonra isyanlar, kargaşalar ve taht kavgaları içinde olan Bizans’ın durumunu değerlendirerek, İmparatorluk üzerindeki faaliyetlerine başladı. Selçuklu Sultanı III. Alaüddin Keykubad’ın, Eskişehir ve İnönü bölgelerini Osman Gazi'ye vermesinin ardından, 1291 yılında İnegöl Tekfuru ile savaşıp Karacahisar'ı alarak, Sakarya taraflarına akınlar düzenleyen Osman Gazi, amcası Dündar Bey’i, Bizans Tekfurları ile ilişki kurduğu için 1298 yılında öldürttü.

Karacahisar, Bilecik, Yarhisar, İnegöl ve Yenişehir'i Osmanlı topraklarına katmasının ardından 1288'de beyliğin başkentini Bilecik'e taşıyan Osman Gazi, birçok tarihçi tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş tarihi olarak kabul edilen 1299'da "büyük uçbeyi" oldu.

Bizans ile yapılan ilk savaş olan Koyunhisar Savaşı'nın kazanılmasıyla, Osman Bey'in adı ve Osmanlı Beyliği, Anadolu çapında tanınmış oldu. Buna dayanarak bazı tarihçiler, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş tarihi olarak 1299 yerine, Koyunhisar Savaşı'nın kazanıldığı 27 Temmuz 1302 olarak kabul ederler. Savaşın bir başka sonucu da Anadolu'dan, Osman Bey'in safında savaşmak üzere Batı Anadolu'ya yapılan ve Osmanlı’nın ilerlemesini hızlandıracak sonuçlar doğuran göçler oldu.

1303'de İznik kuşatıldı ve Marmaracık Kalesi fethedildi. Devam eden fetihlerle, 1306'da yapılan Dinboz Savaşı sonunda Kestel, Kete ve Ulubad kalelerinin alınmasının ardından Osmanlı, tarihinin ilk askeri antlaşmasını imzaladı.

1308 yılında Karahisar’ın fethiyle, bölgenin önemli ticari ve sosyal merkezlerinden biri olan İznik ablukaya alındı ve böylece Bizans'ın ticari yollarına hakim olundu. Zor durumda kalan Bizans halkından ve valilerinden, Harmankaya valisi Köse Mihal gibi müslüman olan ve kalesiyle Osmanlılar’a katılanlar oldu. Mihal’in yardımlarıyla Lefke, Mekece ve Akhisar bölgelerinin alınmasının ardından Osman Gazi, 1315 senesinde Bursa'yı da kuşattı ancak ele geçiremedi. Osman Gazi ayrıca, 1317 yılında Karatekin, Ebesuyu, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci kalelerini fethetti, Akçakoca ve Kocaeli bölgelerini de Osmanlı topraklarına dahil etti.

Sağlığının bozulmasının ardından 1320'de hükümdarlığı devrettiği oğlu Orhan Gazi, Osman Bey’in ölümünden önce, 1321'de Mudanya ve Gemlik'i, 1323'de Akyazı ve Ayanköy'ü, 1324'de Karamürsel ve Karacabey'i, 1325'te de Orhaneli'ni Osmanlı topraklarına dahil etti.

1326'da Bursa'da Nikris hastalığından ölen Osman Gazi’nin geriye bıraktığı mal varlığı, bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kaşıklıktan ibaretti. Osman Gazi’nin türbesi Bursa'dadır.

Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den yaklaşık 5000 km² olarak devraldığı Osmanlı toprağını oğlu Orhan Bey’e 16000 km² olarak devretti. Osman Bey'in zamanında ilk Osmanlı parası olan "akçe", basıldı. Osman Gazi, Türk geleneklerine bağlı kalarak, beyliğe katılan yerleri kardeşine, oğluna ve silah arkadaşları arasında bölüştürdü. Kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i, oğlu Orhan Gazi'ye Karacahisar, Hasan Alp'e Yarhisar, Turgut Alp'e İnegöl bölgesi gibi Osmanlı'nın uç bölgelerini veren Osman Gazi, sınırların korunarak genişletilmesi planladı.

Osman Gazi fetihlerin yanı sıra, fethedilen yerlerin idareleri için gerekli teşkilatların da kurulmasına öncülük etti. İhtiyaca göre kanun mahiyetinde verdiği emirlerde Selçuklu kanunlarından da yararlanan Osman Gazi zamanında ilk kez vergi alındı. Selçuklular zamanında geçerli olan tımar yöntemi Osman Gazi zamanından itibaren sürdürüldü.

Dürüst, cesur, cömert ve tedbirli kişiliğiyle tanınan Osman Gazi, adaletli bir devlet adamı olarak bilinirdi. Osman Gazi’nin, Orhan Bey, Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey adında yedi erkek çocuğu ve Fatma Hatun adında da bir kız çocuğu vardı.

SELAM OLSUN OĞUZ KAYI BOYUNA SELAM OLSUN AVLAMIŞ KÖYÜNÜN TAŞINA TOPRAĞINA KURDUNA KUŞUNA  
 

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat ..... “

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

 
Facebook beğen  
 
 
 
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


 
Bugün 36510 ziyaretçikişi burdaydı!
ESYÖRÜK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol