ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ 2014 ESYÖRÜK
 
eskisehiryoruklerdernegi
EY ERTUĞRULUN EVLADI..! KAYA GİBİ SERT KAYI GİBİ MERT OLASIN...!!  
  ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ-
  AVLAMIŞ KÖYÜ YÖRÜKLERİ
  OSMANLI
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  HABER YÖRÜK ESKİŞEHİR
  İLETİŞİM
  BÜYÜK TÜRK TARİHİ
  ŞİİR KÖŞESİ
  MAKALE VE YAZILAR
  TÜRKMENELİ KERKÜK
  VASİYETLER
  KAN BANKASI
  TÜRK TÜRKÜ SÖYLER
  NEVRUZ
  ARAMIZDAN AYRILANLAR
  ETKİNLİKLERİMİZ
  => Eskisehir Yörük Söleni
  => Sögüt Yörük Şöleni
  => 2.YÖRÜK-TÜRKMEN KURULTAYI
  => Şölenlerde Yapılan Konuşmalar
  => Sanlı Urfa Gezimiz
  => ÇANAKKALE GEZİMİZ
  => KONYA GEZİSİ
  ÇANAKKALE SAVAŞI
  SEBETAYCILAR
  DİNİ BİLGİLER
  DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
  EĞLENCELİK FIKRALAR
  BASINDA YÖRÜKLER
  YÖRÜKLER HAKKINDA
Sanlı Urfa Gezimiz
 
 
KARAKEÇİLİ’DE ŞENLİK
12 Mayıs 2008 Pazartesi Saat 16:33
Şenlik çoşkulu geçti

Bu yıl 10 ncusu düzenlene Karakeçi Uluslar arası Şenliğine, Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan, Siverek Kaymakamı Kemal Yıldız, Siverek 107. topçu alay komutanlığı Vekili topçu Albay Erdinç Dandan, Şanlıurfa İl Jandarma Alay Komutanı Fahri Cici, Siverek Belediye Başkanı Ali Murat Bucak, Atatürk Yüksek kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi Eski Başkanı Prof. Dr. Taciser Onuk Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdür Hanifi Şahin ve çok sayıda davetliler katıldı. Eskişehir ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşayan Karakeçililer de katıldı.

Şanlıurfa Valisi Yusuf YAVAŞCAN ; Ulu önder Atatürk Türk gençleri ecdadını tanıdıkça daha büyük işler başarmak için kendinde güç bulacaktır.diyor. Ecdadımızı gençlerimize tanıtmamız gerekiyor. 624 yıl hüküm sürmüş bir ecdadımız var.Bu gençlere bunu tanıtmak ve bize orta asyadan 24 oğuz boyunun yeni bir yurt edinmek anlayışı içinde o zaman alperenleri gelmişler.İlimizde Şanlıurfa’da buraya yerleşmişler.Karakeçililer 24 oğuz boyundan biridir. Bu insanların benliklerini, tarihlerini hatırlatmak amacıyla bu şenlikleri organize ettik. Dedi.

Siverek kaymakamı Kemal Yıldız konuşmasında şunları söyledi. Bu gün, İlçemiz için tarihi bir gün. Anadolu’muzu bize vatan yapan ve dört yüz çadırlık küçük bir topluluktan dünyanın en büyük Cihan Devletini kuran, Şanlı Ecdadımız 624 yıl şanla, Şerefle hüküm sürmüş, dünyada adaleti, fazileti temsil etmiş. Bu gün kan ve gözyaşının eksik olmadığı bölgelerde, huzur ve istikrarı sağlamıştır. Büyük bir devletin çekirdeği ve asıl kurucu aşireti olan Karakeçililer arasında, bu şenliği yapmanın gurur ve mutluluğunu hep beraber yaşıyoruz. Büyük Atatürk’ün dediği gibi “ kültürünü kaybeden milletler, başka milletlerin Şikârı (avı) olur” tarihini bilmeyenler başkalarının ağına düşmekten kurtulamazlar. Bu şenlikleri yapmamızdaki gaye, insanlarımızın yakınlaşması, kaynaşması, milli birlik ve beraberliğimizin güçlenerek devamının sağlanmasıdır. Kültür şenlikleri mazi ile geleceği birleştiren bir vasıtadır. İlçemizde on yıldır düzenlenen karakeçili şenlikleri; şimdiki kuşağın, geçmişimizin şanlı sayfaları ile şeref levhalarını yeniden ibret ve gururla seyretmesi, bu yüksek mirasın yeni nesil tarafından devralınmasında inanıyorum ki bir köprü vazifesi olacaktır. Tüm çalışmalarımızda olduğu gibi bu şenliklerin düzenlemesinde de en büyük destekçimiz Sayın valimiz Yusuf Yavaşcan Bey olmuşlardır. Kendilerine hepinizin huzurunda sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, şenliklerimizde aktif rol alan, bizlere desteğini esirgemeyen, vefalı dost karakeçili hemşerilerimize de katkılarından dolayı teşekkür ederim dedi.

Atatürk Kültür Merkezi Eski Başkanı Prof. Dr. Taciser Onuk yaptığı konuşmada şunları söyledi “ Bundan 10 yıl önce Mayıs 1995’de bu mekânda amatör bir ruhla başlattığımız ilk şenliğimizin aynı heyecanla devam ediyor. Geleneksel olan Karakeçili Türkmen şenlikleri 1995 yılı Kırıkkale karakeçili Türkmen Şenliklerinden bu yana her Mayıs ayının ilk haftası Şanlıurfa Siverek’te, Eylülün ikinci haftası Kırıkkale karakeçili İlçemizde ve özellikle Gaziantep-Söğüt, Silifke gibi yurdumuzun pek çok yerinde kutlanmaktadır.

Bildiğiniz gibi karakeçililer, Oğuzların yirmi dört boyundan biri olan Kayı Boyu’nun en büyük aşireti, Selçuklu ve Osmanlı Devletinin kurucusu, laik demokratik Türkiye Cumhuriyetimizin kurulmasında temel taşları oluşturan en büyük Türkmen ailesidir. On iki boydan oluşmaktadır. Bu boylar Veliler, Poyrazlı, Kıldanlı, Softalı, Karayakalı, Tolozlı, Şazlı-Sazlı, Hacıhalilli, Hayamkethuda, Akçaelli, Özbekli, Karabakılı, Harmandalı’dır. Ertuğrul gazi bunlardan Softalı boyuna bağlıdır. Karakeçililerin nüfus olarak en yoğun olarak yaşadıkları güney doğu Anadolu bölgesi ve öncelikli Şanlıurfa İl Merkezi, Siverek, Suruç, Bozova ilçeleridir. Karakeçililerin bu bölgedeki varlıkları 15ve 16. Yüzyıl’dan beri bilinmektedir. Halen çekirdek aileye mensup olduğu bilinen Karakeçililer’in sayısının 22 bin olduğu bilinmekte ancak Türkiye genelinde bu sayının bazı tarihçilere göre bir milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu Ailenin bir bireyi ve annesi olmaktan büyük onur ve gurur duyuyorum.Bu şenliği esas alan araştırma olan Kırıkkale Karakeçiliden Şanlıurfa Karakeçiliye ortak kültür değerleri projesi, 1995 yılı başında Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Feriha Akpınarlı ve tarafımdan başlatılmıştır. Başta Sayın Valiler-Kaymakamlar olmak üzere Şanlıurfa Karakeçili Aile Reisi İbrahim Akıl, eşi Şaha Akıl, Abdülkadir Akıl, Cindi Yıldız ve tüm Karakeçililerin desteği ile gerçekleştirilmiş ve bu günlere ulaşmıştır. Projenin amaçları doğrultusunda Kırıkkale Şanlıurfa’da çok sayıda kişiyle yaptığımız yüz yüze görüşmeler ve bilimsel araştırmalara göre aynı kökten gelip ayrı bölgelerde yaşayan ve birbirlerini tanımayan Karakeçililerin pek çok ortak kültür özeliklerine sahip oldukları tespit edilmiştir. Özelikle kilim. Dokuma ve el sanatlarıyla ilgili kıl çadırlarda sergilenen örneklerdeki ortak özelikler dikkat çekicidir. Dünyanın en güzel kilimleri olan Karakeçili kilimlerinde farklı yörelerde aynı motif, renk ve isimlerin farklı dillerde aynı anlamda olması, kültür köklerimizin ne kadar sağlam olduğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir. Şanlıurfa Karakeçili kilimleri Kültür Bakanlığının davetiyle Ankara Milli Kütüphane sergi salonunda sergilenmiş ve hayranlıkla izlenmiştir. TV programlarında ve basında yer bulan kilimler, Türk-Amerikan Derneğinde sergilenmiş, dergilerine kapak olarak Dünyaya tanıtımı yapılmıştır.

Karakeçilerle ilgili panel bildiri sonuçları kitap haline getirilmiş, ayrıca ‘Karakeçili Kilimleri’ kitabı Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi tarafından yayınlanmıştır. Karakeçili tarihi, kültürü ve sanatıyla ilgili bildiriler Dünyanın pek çok yerinde bilimsel ortamlarda sunulmuş olup tanıtım çalışmaları etmektedir. Özgün Karakeçili kilimlerinin yeniden dokunması ve yaşatılarak pazarlaması konularının gerçekleştirilmesi amacıyla hem Kırıkkale hem de Şanlıurfa Siverek’te Karakeçili Derneği Kurulmuştur. Halk Eğitim Merkezlerinde özelikle özgün kilimlerin dokunmasına özen gösterilmektedir. Ayrıca Diyarbakır Ergani Derneğinin kurulmasına katkıda bulunulmuştur. Proje sonrası özelikle Karakeçili kızlarının eğitime olan ilgilerinin ve üniversiteye gitme oranının arması, benim için en büyük mutluluk ve övünç kaynağı olmuştur. Amaçları doğrultusunda gerçekleştirilen bu güzel şenliklerle ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşayan Karakeçililer, Türk dünyası ve diğer insanlar arasındaki buluşma, tanışma ve kaynaşma her yıl giderek artmaktadır. Her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan dostluk, arkadaşlık, özelikle birlik, beraberlik, paylaşma kavramlarının gelişmesinde ve yaşatılmasında bu toplantılar büyük katkılar sağlamaktadır.

Karşımızdaki muhteşem bayrağımızın ışığında ve gölgesinde bugün tanınmayacak kadar değişen, gelişen bu ortamda onuncu şenliğimizi düzenleyerek birlikteliğimizi sağlayan Sayın Valimize, değerli Kaymakamımıza katılımcılara ve tüm Karakeçililere arkadaşlarım adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Atatürk ve silah arkadaşlarının canları pahasına bizlere emanet ettikleri bu güzel ülkemize laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetimize birlikteliğimiz devam ettiği sürece hiçbir güç engel olmayacaktır. Bu duygularla, sonsuza kadar devam edecek nice şenliklerde buluşmak üzere hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum

Konuşmaların ardından Karakeçili kızlar tarafından, Karakeçili yöresel kıyafet defilesi sergilendi. Kızların defilede taktıkları kilolarca ağırlıktaki altınlar ise dikkatten kaçmadı.

Defilenin ardından karakeçili Gençler Karakeçi Höyük’üne tırmanma, gülle atma ve halat çekme yarışı yaptılar. Yarışların ardından, Höyükten getirilen Türk Bayrağı Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan a teslim edildi Vali Yavaşcan ise bayrağı öperek kabül etti.. Malatya Mehteran takımı marşlarla karakeçili şenliğine renk kattı. Siverek İlçesinde görev yapan öğretmenler ise Karakeçili ve Osman Bey konulu sikeçi sahneledi. Sikeçin ardından ise Kazakistan dans grubu karakeçililere dans gösterisi yaptı. Kazakistan Alya Beytamura ise Telli telli şarkısını seslendirdi. Telli telli şarkısı sırasında Siverekli karakeçili kızlar zılgıtlarla eşlik etti. Daha sonra Eskişehir Ertuğrul Gazi Yörük ve Türk Derneği tarafından Yörük oyunu sergilendi. Eskişehir Ertuğrul Gazi Yörük ve Türk Derneği Federasyon Başkanı Muammer Toylar Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan’a Yörük cepkeni ve Fes Paçu giydirdi. Şanlıurfa valisi Yusuf Yavaşcan Daha sonra Yarışlarda dereceye girenlere Çeşitli hediyeler verdi. Programın sonunda ise karakeçi şenliğine katılanlara et kavurması ikram edildi…
SELAM OLSUN OĞUZ KAYI BOYUNA SELAM OLSUN AVLAMIŞ KÖYÜNÜN TAŞINA TOPRAĞINA KURDUNA KUŞUNA  
 

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat ..... “

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

 
Facebook beğen  
 
 
 
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


 
Bugün 36517 ziyaretçikişi burdaydı!
ESYÖRÜK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol