ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ 2014 ESYÖRÜK
 
eskisehiryoruklerdernegi
EY ERTUĞRULUN EVLADI..! KAYA GİBİ SERT KAYI GİBİ MERT OLASIN...!!  
  ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ-
  => Köy Tanıtımı
  => Eskişehir Gazeteleri
  => Köyden Haberler
  => Röportajlar
  => Dernek Yetkili Kurulları
  => Dernek Tarihçemiz
  => Amacımız
  AVLAMIŞ KÖYÜ YÖRÜKLERİ
  OSMANLI
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  HABER YÖRÜK ESKİŞEHİR
  İLETİŞİM
  BÜYÜK TÜRK TARİHİ
  ŞİİR KÖŞESİ
  MAKALE VE YAZILAR
  TÜRKMENELİ KERKÜK
  VASİYETLER
  KAN BANKASI
  TÜRK TÜRKÜ SÖYLER
  NEVRUZ
  ARAMIZDAN AYRILANLAR
  ETKİNLİKLERİMİZ
  ÇANAKKALE SAVAŞI
  SEBETAYCILAR
  DİNİ BİLGİLER
  DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
  EĞLENCELİK FIKRALAR
  BASINDA YÖRÜKLER
  YÖRÜKLER HAKKINDA
Röportajlar

 

Yazı dizimizin bu bölümünde Eskişehir Ertuğrulgazi Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu Başkanı Muammer Toykar ile görüştük. Kendisine Federasyona bağlı derneklerin neler yaptıklarını ve çalışmalarını sorduk.
 
Z.Ç : Derneğiniz ne zaman kuruldu ve kuruluş amacı nedir?
 
M.T.: Federasyonumuz 26 Ağustos 2005 Cuma günü kuruldu. Kuruluş amacımız Eskişehir’de Yörük Türkmen kültürünü yaşamak ve yaşatmak adına faaliyet gösteren dernekleri bir çatı altında toplayarak güç ve işbirliği içinde faaliyet göstermektir.
Z.Ç : Hangi alanda etkinlik yapıyorsunuz. Ve bugüne kadar yaptığınız etkinlikler ve genel çalışmalarınız nelerdir? Haftalık aylık yıllık, yayın organı var mı?
Türk kültürünün kaybolmaya yüz tutmuş değerlerini bilimsel çalışmalar ve sosyal kültürel faaliyetlerle birlikte orta çıkarıp gelecek kuşaklara kimliklerini ve öz değerlerini hatırlatıp Türk kimliğiyle övgü duyan bunun yanı sıra okuyan çalışan seven ve topluma ve devlete faydalı değerler üreten ve paylaşan bir nesil yaratmak adına ekonomik sosyal kültürel etkinlerimiz geleneksel olarak yapılmaktadır. 1994 bu yana Eskişehir Karacaşehir köyünde ilki düzenlenen çeşitli defalar halka açık ve ücretsiz olmak üzere Atatürk stadyumunda çeşitli kültürel etkinliklerimiz oldu. Bu etkinlikler folklorik gösterilerin yanı sıra sportif faaliyetler fakir çocukların sünnet ettirilmesi ve ihtiyaç sahibi genç çiftlerin evlendirilmesi, özellikle ramazan ayında ihtiyaç sahibi ailelilere gıda ve giysi yardımı yapılması ve diğer üyelerimizin bilinçlendirilmesi için paneller ve konferanslar ve gezi ve eğlenceler düzenlenmesi gibi faaliyetlerimiz olmuştur. 3 ayda çıkan bir Türk boyları dergimiz vardır.
 
Z.Ç.:Üyeleriniz kimlerden oluşuyor. (Yaş, öğrenim, kadın, erkek, öğrenci vb.)             Etkinliklerinizden daha çok kimler yararlanabilir.?
 
M.T.: Üyelerimiz ortak kültüre sahip tüm Türk vatandaşlaşırından oluyor kadın erkek genç yada siyasi görüş ayrımı olmadan isteyen her T.C. vatandaşı üyemiz olur ve etkinliklerimizden faydalanır.
 Z.Ç.:Çalışmalarınızda ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz.
Yani her organizasyonun temel dayanağı maddi olanaklar kısıtlılığıdır. Karşılaştığımız en büyük sorun maddi sıkıntılar olup, üyelerimizin motivasyonu ve ilgi ve katılım düşüklüğü de belli dönemlerde sıkıntı yaratabilmektedir.
 
Z.Ç.: Olanaklarınız yeterli mi? Değilse üyelerinizden kamuoyundan beklentileriniz nelerdir.
 
M.T.: Maddi olanaklarımız elbette hayalimizdeki projelerimizi karşılayabilecek kadar yeterli değil. Bunu ticari faaliyetlerle çözmeye düşünüyoruz. Sadece üye ödentileriyle tam manasıyla faaliyetlerimizi yapmak sadece hayalden öteye gitmesi mümkün değil. Bunu bu tür organizasyonel yapıda çalışan bir çok örgütler ticari oluşumlarla çözmüşler bizde en kısa zamanda bu tür bir projeyi hayata geçirip faaliyetlerimiz için öz kaynaklarımızı yaratacağız.
Kamuoyunda ve üyelerden elbette mümkün olan en yüksek düzeyde maddi ve manevi katılım çünkü bu sadece üç beş kişinin meselesi değil ulusal bir meseledir.
Z.Ç.:Yerel ulusal ya da uluslar arası başka örgütlerle işbirliği yapıyor musunuz? Hangileri?
 
M.T.: Yerel Türk boyları Konfederasyonu kurucu federasyonuyuz ve genel başkan yardımcılığı düzeyinde orada da temsil ediliyoruz.
Z.Ç.:Gelecekte neler yapmak istiyorsunuz.
M.T.: Gelecekle ilgili vizyonumuz iletişim ve bilişim teknolojisinin hızla gelişimi ile birlikte iletişimin hızlanması ve kontrol edilememesi nedeniyle kültürler arası etkileşimde had safhadadır. Türk kültürü üzerinde dünyadaki diğer üst kültürlerin olumsuz etkilerini sıfıra indirilmesi ve Türk kültürünün diğer kültürler üzerinde etkili kılınması; önce Türkiye sonra Türk dünyası ve nihayetinde tüm dünyada adaleti ve huzuru barışı ve kardeşliği getirebilecek yegane kültür olması münasebetiyle nihai hedefimizdir.
  
Z.Ç.:Eskişehir’in kültürel ve sosyal gelişimi için çalışmalarınızla ne gibi bir fark yaratmak          istiyorsunuz.
 
M.T.: Tüm bu alanda çalışan diğer STK laldan farklı olarak ulusal bazda ve önce Türk dünyası olmak üzere hedef kitlemiz oldukça geniş ve ulaşılabilecek en son insanımıza kadar ulaşma gayretlerimiz ve kimliklerini onlara asla unutturmamak adına her türlü çalışmayı yapabilecek örgütsel yapılanmayı gerçekleştirdik. Bundan sonra yol haritamız ve hedeflerimize ulaşma noktasında hızla ve daha rahat harekete edebileceğimizi düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de ciddi anlamda sessiz kalan bir çoğunluğuz ama organize ve kontrollü güç olamadığımız ortak hareket edemediğimiz için sanki yokmuşuz gibi telakki edildik. Ama hem nüfus, ekonomik siyasi anlamda bir güç olduğumuzu ortada sadece kontrolsüz kalmış bir güçtük ama bu gün bu gücü kontrol edebiliyoruz. Gücü ve dinamiklerinin yönetimi konusunda profesyonel kadrolarımız bilimsel araştırma ar-ge bölümlerimiz çok verimli çalışmaktadır. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin yönetiminde sayısal ve nitelik olarak söz sahibi olmak birincil hedefimiz. Çünkü ülkemizin çektiği sıkıntıların bu memleketi ehil insanların yönetmediği noktasında birleşiyor. Ve bu kadroları hazırlıyoruz ve ilk seçimlerde bunu meclis aritmetiğinde yansıtmak birincil hedefimiz çünkü ülke sorunlarının resmi anlamda çözüm noktası orası olduğu kanaatindeyim. Diğer türlü meclis dışında kaldıktan sonra ne yapsanız ne söyleseniz havanda su dövmek gibi bir şey. 
Z.Ç.:Kısaca Eskişehir halkı ve diğer STK na bir iletiniz var mı?
M.T.: Eskişehirli hemşerilerime Eskişehirlilik bilincini her alanda ve anlamda yitirmesinler hatta kuvvetle ortaya koysunlar. Çünkü buna Eskişehir’in çok ihtiyacı var ve doğduğumuz doyduğumuz havasını soluduğumuz ve suyunu içtiğimiz bu şehre vefa borcumuz her anlamda çok fazla. Bu ruhu her alanda özellikle siyasi alanda ortaya koymamız gerek artık Eskişehirli olmayan siyasetçileri buradan seçilmesine izin vermeyelim lütfen. Bizi bizden birileri yönetsin. Eskişehir’imize sahip çıkalım Eskişehir’in değerlerine sahip çıkalım.
Diğer STK lara yaptığımız yada yapacağımız etkinliklerde daha çok işbirliği ve özellikle milli ve yerel meselelerde ortak duyarlılık ortak tavır ve eylem yapmaya davet ediyorum
Etiketler:
Bu yazı Cumartesi, 24 Kasım 2007, 14:46 tarihinde RÖPORTAJLARIM, SİVİL TOPLUM kategorisi altında yayınlandı. Bu yazıya yapılacak yorumlardan haberdar olmak için RSS 2.0 beslemesini kullanabilirsiniz
SELAM OLSUN OĞUZ KAYI BOYUNA SELAM OLSUN AVLAMIŞ KÖYÜNÜN TAŞINA TOPRAĞINA KURDUNA KUŞUNA  
 

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat ..... “

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

 
Facebook beğen  
 
 
 
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


 
Bugün 36271 ziyaretçikişi burdaydı!
ESYÖRÜK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol