ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ 2014 ESYÖRÜK
 
eskisehiryoruklerdernegi
EY ERTUĞRULUN EVLADI..! KAYA GİBİ SERT KAYI GİBİ MERT OLASIN...!!  
  ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ-
  => Köy Tanıtımı
  => Eskişehir Gazeteleri
  => Köyden Haberler
  => Röportajlar
  => Dernek Yetkili Kurulları
  => Dernek Tarihçemiz
  => Amacımız
  AVLAMIŞ KÖYÜ YÖRÜKLERİ
  OSMANLI
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  HABER YÖRÜK ESKİŞEHİR
  İLETİŞİM
  BÜYÜK TÜRK TARİHİ
  ŞİİR KÖŞESİ
  MAKALE VE YAZILAR
  TÜRKMENELİ KERKÜK
  VASİYETLER
  KAN BANKASI
  TÜRK TÜRKÜ SÖYLER
  NEVRUZ
  ARAMIZDAN AYRILANLAR
  ETKİNLİKLERİMİZ
  ÇANAKKALE SAVAŞI
  SEBETAYCILAR
  DİNİ BİLGİLER
  DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
  EĞLENCELİK FIKRALAR
  BASINDA YÖRÜKLER
  YÖRÜKLER HAKKINDA
Köyden Haberler
CAN HACIOĞLU
 
Okulu, mecbur kahvehane yaptık
 
 
  Geçtiğimiz gün bu köşede Avlamış Köyünde okul binasının kahvehaneye dönüştürülmesini eleştirmiştik.

 Ziyaretime gelen köylülerin, okul binasının kahvehaneye dönüştürülmesini eleştirmiş, kahvehanede Fak-Fuk-Fon kömürlerinin de kullanılmasının yanlış olduğunu dile getirmiştik. Hatta kahvehanenin kütüphaneye çevrilmesi halinde, kitap bağışında bulunacağımız da yazmıştık. Terköşe`deki yazı üzerine Avlamış Köyü Muhtarı İsmet Dursun, dert yanmak için gazetemize geldi. Muhtar, okulun mecburiyetten, kahvehaneye çevrildiğini belirterek," Okulumuz öğrenci yokluğu nedeniyle kapandı. Köy konağımızda var. Okulun bulunduğu arsada, köy tüzel kişiliğine aittir. Köyümüzde kahvehane yoktu. Bunun için okulu mecburen kahvehaneye çevirdik.Ama, kahvehanenin bir bölümün kitaplık yapabiliriz. Kahvehanedeki sobada Fak-Fuk-Fon`un kömürlerini kullanmıyoruz" diye konuştu. Böylelikle muhtar İsmet Dursun ile tanışmış olduk. Ancak, okulun köy tüzel kişiliğine ait olmasına rağmen, tapuya tescili yok. Muhtar Dursun, paraları olmadığı için tapuyu alamadıklarını da sözlerine ekledi. Muhtardan Avlamış köyüne davette aldık. İlkbaharda köye gideceğim. Kahve-hanenin uygun bir yeri varsa, köyde bir kitaplık oluşturulmasına destek vereceğim. (C.H)

97 köye giysi yardımı



ESDER ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü işbirliği ile Eskişehir’deki 97 köydeki ihtiyaç sahibi vatandaşlara 2 bin giysi dağıtılmaya başlandı. Avlamış Köyü’nde başlatılan kampanya için düzenlenen törene Eskişehirli, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ı temsilen yine Eskişehirli olan İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan da katıldı



İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Eskişehir İli ve İlçeleri Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (ESDER) işbirliğiyle hazırlanan giysi paketlerinin, Eskişehir’deki 97 köyde yardıma muhtaç vatandaşlara dağıtılmasına başlandı.
Merkeze bağlı Avlamış köyünde düzenlenen törene Vali Yardımcısı Ekrem Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan, ESDER Genel Başkanı Mehmet Çetinkaya, ESDER Ankara Şube Başkanı Oral Büyüksarı ve ESDER Eskişehir Şube Başkanı Muharrem Esen katıldı.
Esen, yaptığı konuşmada, yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneğini sunmak için buraya geldiklerini belirtti. Vali Yardımcısı Ekrem Erdoğan da, son yıllarda devletin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin toplumsal ve sosyal devlet ilkesi gereğince çalıştıklarını, çaba gösterdiklerinin görüldüğünü ifade etti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan da, Cerrah'ın çok istemesine rağmen organizasyona katılamadığını belirtti. Halkın içinde, halkla iç içe bir teşkilat olduklarını ifade eden Kutkan, ''Toplumdaki sosyal yardımlaşma ve dayanışmada köprü vazifesi kurmak en önemli görevlerimizden birisidir. ESDER ile birlikte geçen yılki eğitim yardımının ardından giysi yardımı yapmaya karar verdik'' dedi.
ESDER Genel Başkanı Mehmet Çetinkaya da, İstanbul'daki Eskişehir Mahallesinde 2003'ten beri faaliyet gösterdiklerini belirterek, ''İstanbul Emniyet Müdürü olduktan sonra, yardımseverliğiyle tanınan Cerrah'ı ziyaret ederek, Eskişehir'e de yardım yapmasını istedik. Bizi kırmadı. Bugüne kadar 12 bin 500 öğrenciye 5 parçadan oluşan giysi yardımı yaptık. Cerrah'tan bu yıl giysi yardımı talep ettik. 97 köye dağıtılmak üzere 2 bin 500 giysi paketi hazırladık'' dedi. . Avlamış Köyü Muhtarı İsmet Dursun da, yardımlar için emeği geçenlere çok teşekkür ettiklerini belirterek, “Köyümüzün bir köprü sorunu var, bir de düğün çeşitli etkinlikler için bir salon istiyoruz. Yetkililerden bu konuda da ilgi bekliyoruz” dedi.
ESDER Ankara Şube Başkanı Oral Büyüksarı da, Cerrah'a hediye ettikleri eski Eskişehir fotoğraflarını Kutkan'a teslim etti. Çetinkaya da, Cerrah ve Kutkan'a Eskişehirspor forması hediye etti.
Konuşmaların ardından giysi paketleri ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtıldı

19.12.2007

29 MART 2009 YEREL SEÇİMLERİ

ESKİŞEHİR MERKEZ 16 KM UZAKLIKTA OLAN KÖYÜMÜZDE YEREL SEÇİMLER YAPILDI. İKİ ADAYIN YARIŞTIĞI SEÇİMLERDE ORHANGAZİ ÖZTÜRK,115  OY ALARAK; 19 OY RAKİBİ SELAHATTİN ÖZİÇİ' NE FARK ATTI. YENİ SEÇİLEN MUHTAR VE AZALARI NA GÖREVLERİNDE BAŞARILAR DİLİYORUZ 
ESKİŞEHİRDE YAŞAYAN AVLAMIŞLILAR OLARAK KÖYÜMÜZDE KİM SEÇİLİRSE SEÇİLSİN TÜM MUHTARLARIMIZLA ORTAK İŞBİRLİĞİ YAPARAK KÖYÜMÜZE VE KÖYLÜLÜLERİMİZE HİZMET EDECEĞİZ.
KÖY MUHTARI İLE YAPILAN İSTİŞERE SONUCU
PLANLANAN ETKİNLİK VE HİZMETLERİMİZ:
5 TEMMUZ 2009 PAZAR GÜNÜ YAĞMUR YADA ŞÜKÜR DUASI VE ÖĞLEDEN SONRA KOCATEPE MEVKİİNDE TOY DÜZENLEYECEĞİZ.

SONBAHAR DA DA AĞAÇ DİKİMİ YAPACAĞIZ.

KOCATEPE MEVKİİNİ PİKNİK ALANI ŞEKLİNDE DÜZENLEMESİNİ YAPTIRACAĞIZ.

KÖYÜMÜZE ALTYAPI ÇALIŞMASINI TALEP EDECEĞİZ. BU KONUDA TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANI SAYIN AHMET ATAÇ İLE 27 NİSAN 2009 SAAT 16.30 DA RANDEU ALINIP GÖRÜŞME YAPACAĞIZ.

KÖYÜMÜZE SÜT VE HAYVANSAL GIDALAR İLE İLGİLİ ENTEGRE TESİS KURULMASI İÇİN PROJE HAZIRLANIP ÜRETİLENLERİN EN RASYONEL ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLİP KÖY EKONOMİSİNE YANSITILMASINA ÇALIŞACAĞIZ.

Alpagut’ta orman yangını 
04 Haziran 2009 Perşembe 
 
Alpagut Beldesinde dün saat 14.30 sıralarında iki ayrı noktada başlayan orman yangını korkuttu.
Bölgede başlayan yangınlara hemen müdahalelede bulunan ekipler büyüyen yangını kontrol altına almayı başardı.
Orman Bölge Müdürü Sıtkı küçüköz herşeyin kontrol altında olduğunu ve yangının çıkış nedeninin araştırıldığını bildirdi.  



SELAM OLSUN OĞUZ KAYI BOYUNA SELAM OLSUN AVLAMIŞ KÖYÜNÜN TAŞINA TOPRAĞINA KURDUNA KUŞUNA  
 

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat ..... “

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

 
Facebook beğen  
 
 
 
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


 
Bugün 36287 ziyaretçikişi burdaydı!
ESYÖRÜK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol