ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ 2014 ESYÖRÜK
 
eskisehiryoruklerdernegi
EY ERTUĞRULUN EVLADI..! KAYA GİBİ SERT KAYI GİBİ MERT OLASIN...!!  
  ESKİŞEHİR YÖRÜKLER DERNEĞİ-
  AVLAMIŞ KÖYÜ YÖRÜKLERİ
  OSMANLI
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  HABER YÖRÜK ESKİŞEHİR
  İLETİŞİM
  BÜYÜK TÜRK TARİHİ
  ŞİİR KÖŞESİ
  MAKALE VE YAZILAR
  TÜRKMENELİ KERKÜK
  VASİYETLER
  KAN BANKASI
  TÜRK TÜRKÜ SÖYLER
  => Yörük Türküleri
  NEVRUZ
  ARAMIZDAN AYRILANLAR
  ETKİNLİKLERİMİZ
  ÇANAKKALE SAVAŞI
  SEBETAYCILAR
  DİNİ BİLGİLER
  DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
  EĞLENCELİK FIKRALAR
  BASINDA YÖRÜKLER
  YÖRÜKLER HAKKINDA
Yörük Türküleri
I. AĞITLAR
1. Ayvalığın yazıları
Avdan gelir tazıları
Hacı Bey'i öldürmüşler
Çığrışıyor kuzuları.

Kırat gelir kırpa kırpa
Kuyruğunu çarpa çarpa
Hacı Bey'i öldürmüşler
Kollarını burka burka.

Ulaşma varın ulaşma
Bakın varın telaşına
Hacı Bey'i öldürmüşler
Kuzgun döner üzerine.

Ayvalığın kara taşı
Yandı yüreğimin taşı
Üç bacının kardaşı
Uyan Hacı Bey'im uyan. (1)

2. Gurbet elden yaya geldim
Aman doktor beşiğini elden aldım
Aman doktor bak bebeğime
Nenni nenni bebek oy.

Kuru ağaç biçilmez mi
Biçilipte yakılmaz mı
Aman doktor fakirlere bakılmaz mı
Aman doktor bak bebeğime
Nenni nenni bebek oy.

Yıkık yuvam kara yasta
Yalvarırım eşe dosta
Babası yavrumdan hasta
Aman doktor bak bebeğime
Nenni nenni bebek oy. (2)

3. Hasbahçeye çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
Ana beni vuran candarma Musa

Aslanım Kazım'im yerde yatıyor
Kaytan bıyıkları kana batıyor

Mezar arasında harman mı olur
Kama yarasına derman mı olur
Kamayı vuranda din iman mı olur

Aslanım Kazım'im yerde yatıyor
Kaytan bıyıkları kana batıyor

Mezar arasından atlayamadım
Mermilerim döküldü toplayamadım
Ana ben düşmanımı haklayamadım

Aslanım Kazım'ım yerde yatıyor
Kaytan bıyıkları kana batıyor. (3)

4. Kırk dönmenin yolunda
Al beserek elinde
Ne yatan Mevlüt Efe
Malın tellal elinde

Çuha şalvar ayağında
Aynalı martin kucağında
Ne yatan Mevlüt Efe
Mapushane bucağında

Kırk dönmenin yolunda
Al beserek elinde
Mevlüt Efe'yi vurdular
Kozlu Çay'ın içinde. (4)

5. Uyu yavrum uyu yine şimşek çakıyor
Şehit baban gelmiş bize bakıyor
Yarasından kızıl kanlar akıyor
Sen ağlama ben ağlayayım nenni
Sen dur ben bağlayayım o yarayı nenni
Uyu yavrum gözlerinde uyku var
Sen uyursan düşmanlara korku var. (5)

II. GÜZELLEMELER

1. Babunasın deli gönül babuna
Koç yiğitler sığmaz olmuş kabına
Ala karlı boz ardıcın dibine
Silah çatıp yatmamıza ne kaldı.

Kara toprak değilim karış karış yarılam
Boz bulanık su değilim akıp akıp durulanı
Gençliğinde bir güzele sarılan
Ahirette sorgu sual görmez imiş. (6)

2. Çıkaydım a yaylam başına
Yeni yağmış kar iken
Avlayaydım yavru palazını
Avcı bileniz tor iken

Sende bu güzellik
Bende gençlik varıken
Alırım ahdimi koymam a gelin. (6)

3. Emmim kızı emmim kızı
Kader yazdı yazımızı
Anan baban vermedi
Kim dinler acımızı

Emmim oğlu emmim oğlu
Ne olur beni kaçırsana
Sevdiğin insanı
Başkasına yar etmesene.

Kır atımın nalı yoktur
Başında yuları yoktur
Bir gecelik yemi yoktur
Ben gidemem emmim kızı.

 
 
   
 
Emmim oğlu emmim oğlu
Altınımı nal ederim
Saçımı yular ekmeğimi yem ederim
Kalk gidelim emmim oğlu.

Anan duyar baban duyar
Ardımıza atlı koyar
Gelen atlı cana kıyar
Ben gidemem emmim kızı

Emmim oğlu emmim oğlu
İsterse gelsin bin atlı
Onlar yaya biz kanatlı
Kalk gidelim emmim oğlu

Kabul ettim dediğini
Hak saklamaz bildiğini
İnkar etmem sevdiğimi
Kalk gidelim emmim kızı.(7)

4- Her sabah gel geç buradan
Kaldıralım gamı kasaveti aradan
Ne güzel yaratmış seni yaradan
Bende seni yaratanın kuluyum.

Eylim eylim olmuş Gödüre'nin giliği
Yarma yarına olmuş kız Aşanım meliği
Sana da sorarım Kızıl Kaşan ile Alma Oluğu
Sevdiğim geçti mi bugün üzerinden.

Hökünedir deli gönül höküne
Gelin Asam binmiş ala löküne
Çekip gider Doğacı'nın büküne
Boydan uzun da topuktan kısa. (8)

5- Yağmış yağmur ışılaşır saylan
Boz bulanık akar Gödüre'nin çayları
Yine mi geldi a gelin ayrılık ayları
Ayrı düştüm ağlarım a sevdiğim.

Bir taş attım karlı dağın ardına
Vardı düştü nazlı yarin yurduna
Bilmem ki şu feleğin benimle derdi ne
Onun için arz ederim a sevdiğim.

Yine çökmüş dağların başına dumanı
Eteğinde bitmiş çayır ile çimeni
Sevdiğim gayrı keşlimi benden güveni
Onun için arz ederim a sevdiğim. (6)

III- KINA TÜRKÜLERİ

1. Baba kızın çok muydu
Bir kız sana yük müydü
Kırılası emmilerim
Hiç oğlunuz yok muydu

Kız anası kız anası
Çağır gelsin öz anası
Kız anası kız anası
Elinde mumlar yanası

Yazıya bostan ekerler
Sineciğime deste çekerler
Gurbet ele giden kızın
Gözüne sürme çekerler.

Kız anası kız anası
Çağır gelsin öz anası
Kız anası kız anası
Elinde mumlar yanası

Elimi yuduğum arıklar
Belimi verdiğim dutlar
Aha bindim gidiyorum
Silip süpürdüğüm yurtlar.

Kız anası kız anası
Çağır gelsin öz anası
Kız anası kız anası
Elinde mumlar yanası

Anam anam canım anam
Kınamı yuğan anam
Bir gecelik misafirim
Dizinde yatır anam.

Kız anası kız anası
Çağır gelsin öz anası
Kız anası kız anası
Elinde mumlar yanası

Kınam var altın tasta
Kız evi kara yasta
Oğlan evi pek havasta.

Kız anası kız anası
Çağır gelsin öz anası
Kız anası kız anası
Elinde mumlar yanası

Karşı dağdan yol dolanır
Kızın midesi bulanır
Analar kızlar büyütür
Elin oğlu sefa sürer.

Kız anası kız anası
Çağır gelsin öz anası
Kız anası kız anası
Elinde mumlar yanası.(2)

Türküler Ali Rıza Gönüllü'nün "Alanya

SELAM OLSUN OĞUZ KAYI BOYUNA SELAM OLSUN AVLAMIŞ KÖYÜNÜN TAŞINA TOPRAĞINA KURDUNA KUŞUNA  
 

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat ..... “

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

 
Facebook beğen  
 
 
 
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


 
Bugün 36516 ziyaretçikişi burdaydı!
ESYÖRÜK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol