Dünyada hiçbir şey kararında kalmadığı gibi hiç bir şeyde mükemmel değildir. Hayat lezzet verdiği gibi elemde verebiliyor. Nefis,şeytan,varlık,yokluk,bela ,musibet ve hastalık ile imtihan edilen insan haliyle keder,elem, acı, ayrılık ve kırgınlıklara maaruz kalabiliyor.. Bu durumlarda mutluluk ve huzur ibresi ister istemez düşüşe geçiyor.Bu geçici kaybetme kuşağına girenler, mutluluğu, saadeti, huzuru, neşeyi ve muhabbeti bulmak ümidiyle sanal alemlerin kapılarını çalmaya başlıyorlar....Eşiyle küçük sürtüşmeler,küçük kavgalar,geçici soğukluklar ,nefsi kırgınlıklar,zamanlı ve zamansız ilgisizlikler yaşayan bay veya bayanlar hemen soluğu internette oyun,chat ve arkadaşlık sitelerinde alıyorlar.Bu sitelerdeki erkeklerle etkileşim sonucu sevgi ,muhabbet ,ilgi alaka ve iltifatın büyüsüne kendini kaptırmayan kadın sayısı pek azdır. Bazı kadınların belki evlilik ve mutluluğunda sorun yoktur ama karşıdaki erkekten birkaç tatlı söz duyunca hoşuna gidiyor, devamını istiyor, talep ediyor, bitmesin istemiyor. Birde eşinden duymamışsa bu süslü ve ağdalı sözleri salıyor yelkenleri. Tatlı sözlerle kadının gönül kapısını açan erkek ise dalıyor yağmalamak için kalbine, ruhuna hayatına, mahremiyetine. Bediüzzaman Hazretleri de mektubat adlı eserinde gayri meşru lezzetlerle baştan çıkan insanların, yalancı bir iştiha yüzünden haram lezzetlere asla doymayacağına dikkat çekmektedir.
Aslında kadınların erkeklerden bulduğu ilgi ve alaka çıkar odaklı olduğu gibi aldıkları lezzetlerde hep yalancıdır.Çünkü orda ki insanların menfaatleri, çıkarları yalan üzerine kurulmuştur.Yalancı iltifatların ve muhabbetlerin vereceği ise yalancı bir iştihadır….Yalancı iştihalarda küçük lezzetler olsa da o yalancı iştihalar karın doyurmaz..Karın doyuracağını zanneden kadınlar ise bulduğu yalancı iltifat ve sözlere hemen kapılır. Ganimet ve mükemmel bir insan bulmuş gibi o iltifatlara, sözlere veya kişilere yavaş yavaş bağlanmaya başlarlar.. Aşık olduğu sanal alemde ki kişi ve hayat gerçek değildir. Doyurmaktan ziyade süslü cümlelerle oyalayan,tatlı sözlerle aldatan , yalancı iltifatlarla sinsi planlar kuran ve mutluluk ütopyaları vaat eden erkeklerin sohbetleri o mutluluk dilencisi kadınlar için artık vazgeçemez hale gelir..
Halbu ki, vazgeçemediği erkeğin sohbet ve muhabbetinden aldığı iştiha yalancı bir iştihadır. Yalancı iştiha kadınları doyurmadığı gibi hep açmış hissi vererek
sohbetin ve birlikteliğin bitmesini fırsat vermez... Kadın erkeğin tatlı sözlerini ve muhabbetleri yedikçe yemesi gelir.
Nasıl ki zina, içki, kumar uyuşturucu bağımlısı olan insanlar bu gayri meşru lezzetlerin yalancı iştihası yüzünden asla doymazlar. Zinakar bir adam her gün bir kadınla yatsa da arzuları tatmin olmaz.. Bu ilişki bana bir ay yeter. Arzu ve heveslerim tatmin oldu demez. Aksine nefsi daha yok mu der. Yâda Alkol bağımlısı bir insan düşünün. “İçtiğim bu içki beni 1 ay idare eder. Bir ay sonra bir şişe daha devirsem yeter” demez.
Aynen öylede içki, kumar, uyuşturucu vb gibi haramlarda bulunan bu bağımlılık ve müptelalık hali internet üzerinden ya da tel üzerinden bir erkek ya da kadınla yapılan gayri meşru sohbetlerde de vardır. Bu görsel ve iletişim sohbetleri de bire bir ya da dolaylı olarak zina halidir.. Kadın, sevgi, muhabbet ve tatlı söz ihtiyacını hep bu yalancı iştiha ile doyurmaya çalıştığının farkına çoğu zaman varamaz. Yalancı iştiha onu oyaladıkça oyalar. Karşısında ki erkek hep konuşsun ben dinleyeyim der. MSN sohbetlerine bir türlü doyum olmaz. Bu, “gayri meşru sohbetler ” kadını çocuktan, eşten, evden, dürüstlükten, namustan eder. Kendi sevdiklerinin varlığını unutturur.
Sanalın yalancı iştihası ile doymayan bazı kadınları ise bulundukları süreç gerçek zinaya götürür.
Bazı bayanlar ise vicdanının ferasetiyle ve erkeğin gerçek niyetini sezerek hakikati anlar.
Erkeğin gerçek niyetinin anlaşılmasında kadınla aralarında şöyle bir sahne yaşanır.
Erkek: “Seni çok sevdim, seninle mutluluğu ve saadeti buldum. Artık son sahneyi çevirelim.
Kadın:”Son sahne nedir.
Erkek: Yatak sahnesi!
Kadın şaşırır.!
Erkek: “Şaşıracak ne var ki, her türk filminde bu sahne vardır.
Kadın: “Senaryoda böyle bir şey yoktu ki ! Sadece ikimizin temiz kudsi ulvi aşkı vardı.
Erkek: “Valla bilmem Şehvet yönetmeni koymuş yatak sahnesini, Hissiyat ve arzu rejisörüm ise onaylamış.
Erkek: Ya kabul edersin ya da bu iş biter. Seni silerim.
Bu teklif ve sözler karşısında uyanan kadın kendi kendine der: “Demek ki ben yalancı bir iştiha ile baştan çıkmışım ve aldanmışım”. Kadının gözü açılır, tatlı sözlerine ve vaatlerine müptela olduğu adamdan kendini koparmaya çalışır, Erkeğe teslim olmayıp uyanan bayanların sahneleri böyle iken;
Erkeklerin tatlı sözleri ve iltifatlarıyla yalancı iştihası doymayan kadınlar ise şehvet arzu ve hislerinin baskısı sonucu o büyülü halinden uyanamazlar zevk ve heyecan gelecek yerden namus ve şeref esirgenmez” diyerek erkeğin yatak sahnesinde başrolü oynar. Gösterdiği yatak performansı sonucu şeytanın verdiği zillet ve rezillik oscarını kazanır. Mutsuzluk vehmine ve sendromuna tutulunca soluğu chat odaları ve oyun sitelerinde alan bayanlar bilmelidir ki, onların aşık olup bağlandığı insanları kuran şöyle tarif ediyor. “Şehvetlerine uyanlar sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler” (en-Nisa, 4/27) Kimi neyi niçin niye sevdiğini dikkat edin. Sevmek helal olunca güzeldir haram olunca zehir zıkkım bir gazeldir.Vesselam
Haya İman dandır....
Allah Resulu (sav) Ensar’dan bir kişinin yanından geçerken, onun kardeşini utanmaktan vazgeçirmeye çalıştığını gördü. “Onu kendi haline bırak; çünkü haya imandandır!” buyurdu.
Haya mümin ahlâkıdır. Edep, kulluk ve tüm güzellikler haya ile gelir. Şimdilerde anne-babasının, öğretmeninin yanında bacak bacak üstüne atabilen, uzanabilen, kendinden büyüklerin huzurunda hiç çekinmeden sigara içebilen gençlik, haya duygusundan yoksun olduğu için bu halde.
Eskiden bir şarkıyı güftesindeki bazı uygunsuz cümlelerden ötürü reddederken şimdi güftesi bir uçtan bir uca ahlâksız, klibi tamamıyla müstehcen şarkıları çocuğumuzun dilinde duyduğumuzda "Ne güzel de sesi varmış benim yavrumun!" demekle yetiniyoruz.
Genç kızımız ve oğlumuzla beraber izlediğimiz dizilerde hoşumuza gitmeyen bir bölüm olursa zaplayıp, bir müddet sonra aynı kanala dönerek eğlencemizden ödün vermiyoruz. Eğlence, espri, popüler kültür derken çoğalan eksilerimizin arasında çocuklarımıza “haya”dan bahsetmek aklımıza çoğu kez gelmeyebiliyor.
“Rasulullah, perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi”
Gençlere haya duygusunu aşılayabilmenin en güzel yolu yaşayarak göstermektir. Onlara bu konuda öncelikle büyükler örnek olmaya çalışmalı. Eğer kendimiz örnek olmada yetersiz kalıyorsak, onları örnek alabilecekleri şahsiyetlerle tanıştırmayı ihmal etmemeliyiz. Bu şahsiyetlerin ilki Efendimiz (sav) olmalı. Gençleri, alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'deki (sav) zirve ahlâkın izlerini sürmeye teşvik etmeliyiz. Ebu Said el-Hudri'nin (r.a) ifade ettiğine göre Allah Resulu (sav), perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi. O'nun gençlik çağında, Arap yarımadası hayasızlıklarla dolu bir görüntü arzetse de Efendimiz (sav) cahiliye âdetlerinden uzak kalmış ve ömrünü, hususiyetle gençlik dönemini, eşine az rastlanır haya örnekleriyle süslemiştir. O’nun gençliğinde halk Kâbe'yi çıplak bir şekilde tavaf etmeyi âdet edinmişken Efendimiz (sav), gerek tavafta gerek sair vakitlerde hiçbir zaman böyle bir tutuma yeltenmedi. Kötülüklerin yer aldığı meclislere gitmekten haya etmiş, çirkinliklerden bahsetmemeye özen göstermişti. Efendimiz (sav), haya hakkında en güzel öğüdü ashabına şöyle ifade buyurmuştur: "Haya insan için zinettir…"
Haya duygusu, yanlıştan uzaklaştırır
Gençlere haya duygusunu anlatırken Allah’tan (c.c) utanmanın önemine değinmeyi ihmal etmemeliyiz. Çünkü Allah'tan utanmak, hayanın hem kökü ve hem de meyvesi mesabesindedir. Allah'tan utanan bir kul, o utancı sayesinde insanlardan da haya eder. Allah’a karşı duyduğu haya hissiyle dini müeyyidelere tâbi olur.
Bir gün İbn-i Ömer koyun otlatmakta olan bir çocuğun yanına giderek koyunlardan birini kendisine satmasını ister. Çocuk, satamayacağını çünkü koyunların kendisine ait olmadığını söyler. İbn-i Ömer, “Sahibine, ‘Koyunu kurt yedi!’ dersin. Böylece para da cebinde kalır” der. Çocuğun cevabı kendisindeki güzel ahlakı yansıtır: “Sahibime ‘kurt yedi!’ diyeceğim. Peki söyle bana, Allah (c.c) bunu görmeyecek mi!...”
Haya duygusu kişiyi yanlış işlerden alıkoyar. Efendimiz (sav), "Utanmıyorsan dilediğini yap!" buyururken, insanın fıtratında bulunan haya hissinin nasıl kuvvetli bir otokontrol sistemi olduğuna dikkat çeker. Hayanın sembolleştiği Peygamberlerden biri olan Yusuf Aleyhisselam, ona yaklaşmayı arzu ettiğinde odadaki putun üzerini örten Züleyha’ya neden böyle yaptığını sormuştu. “Puttan utandığım için” demişti Züleyha. Yusuf Peygamber’in sözleri manidardı: “Sen sahte olan ilahından haya ediyorsun, ya ben Rabbim’den nasıl utanmam!”
Utanma duygusuna sahip gençlerimize her zamankinden daha çok muhtaç durumdayız. Çünkü haya eden bir genç, ne ebeveyninin ne de kanunların ikazına ihtiyaç duyar. Hayası onu kötülüklerden uzak durmaya sevk eder.
ZİNA
Bu, indirerek yasa olarak yayimladigimiz bir sure olup ögüt alasiniz diye içine apaçik ayetler yerlestirdik. (24/1)
Zina kisa ve öz tabiriyle; "evlilik disi girilen cinsel iliskidir". Kuran´a göre bunun bir baslangici veya siniri yoktur. Yani her kim, hangi inanisa sahip olursa olsun, evlilik sözlesmesi yapilmadan kurulan iliskilere zina denir.
Çagimizin bazi aydin görüslü-görünüslü gençleri(!), zina hükmüne girmemesi için degisik yöntemler kesfetmeye koyulmuslardir. Örnegin, gebeligi önleyici araçlar kullanarak(!). Kimileri de, "Parasiyla degil mi kardesim! Kim karisir?" felsefesiyle hareket etmekte, kendi çapinda Allah´in kurallarini degistirmeye çalismaktadir. Yusuf Peygamber´in ahlakindan habersiz olan bu toplumun, farkinda olmadan yol açtigi olumsuzluklari görmezlikten gelemezsiniz. Sadece ülkemiz genelinde, hemen hemen her ilde, bir çocuk yuvasi ve buralarda anasi-babasi belirsiz onlarca-binlerce çocuk bulunmaktadir. Sonuç; "tinerci-tecavüzcü-uyusturucu vb. kurbani gençlik".
Insanlik tarihi boyunca, onlarca kavim ve bunlari uyaran peygamberler geçmis olmasina ragmen, bazi peygamber-kavim iliskilerinin özellikle anilmasi, neyi gösterir sizce? Kuran´in bir ayetinde der ki; "Yoksa siz, sizden öncekilerin basina gelenler gibisi sizin de basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi saniyorsunuz? ...2/214 " Diyebilir miyiz ki; "Yusuf ahlakina sahip olanlar ile olmayan Seytan ordulari birbirinden ayrilacak!" ve Allah, dünyada zinaya karismayan mümin kullarina su müjdeyi veriyor; "Dizilmis koltuklara yaslanmislardir ve onlari güzel eslerle eslendirmisizdir. 52/20" ve "Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafindan dokunulmamis, bakislarini dikmis esler vardir.55/56"
Allah, bir seyin yapilmasini uygun görmüyorsa, bunun mutlaka geçerli bir sebebi vardir. Zinanin da öyle. Ölümcül hastaliklar(aids,frengi vb.)-siddetli geçimsizlikler vs. zinanin baslica sebep oldugu yikimlardir. Geçmis yillarinizda bir sekilde zinaya karismis olsaniz dahi, bunun sonucu, siz evlendikten sonra da çikabiliyor (çocuklarinizdaki soyaçekim, gensel özellikleri vb.).
ZINAYI ÖNLEMEK
Akli kasiklarina inmis birine, "Allah, zinayi yasak-evliligi helal kilmistir" deseniz, "Yok ya! Hoca mi kesildin basimiza!" deyip üzerinize yürür mazallah. Tabiki yöntem bu degil! Allah kitabinda zina edenleri "halkin önüne çikarip yüz celde vurun!" der (bkz.24/2). Bu hükmü, çagdas cahiliyeciler, "Yobazlik-gericilik" olarak nitelendirilirler. Fakat her nedense, kendi aile baglarini koruyamazlar, evlatlarina sahip olamazlar. Adlari çikinca da "asacagim-kesecegim!" diye nara atmaya baslarlar. Sonuç "kan ve gözyasi".
Cahil ve zevke düskün insan, "ne yapsam da Allah´in hükümlerini yumusatsam" gibisinden birtakim telkinlere kaptirir kendini. Daha küçük yaslarda, kiz ise erkegi-erkek ise kizlari tavlama yöntemleri (!) kesfetmeye baslar. "Gençlikte çapkinlik mübahmis!". Bosuna yirtinmayin Seytan elçileri, sizin ve insanligin durumu ortada!
Oysa bir caydirma yöntemi olan yüz celde, zina edenlere uygulanmis olsa, olumsuzluklar yasanmaz ve herkes namus güvencesi altinda, mutlu bir hayat sürdürür.
ZINANIN CEZASI
Eger esinizi biriyle zina ederken yakalamis iseniz, Allah sizden dört sahid getirmenizi ister. Bunun bilimsel bazi açiklamalari da olabilir.Yada ortada bir iftiranin dönüp-dönmedigi diger insanlar tarafindan da anlasilsin babinda degerlendirilebilir (bkz.24/4). Her iki duruma göre, dört kat daha ince düsünmeli ve çabuk karar vermelisiniz!(bkz.24/6-9 ve 2/226). Eger çikmaza gireceginizi düsünüyorsaniz Kuran´in yöntemi; "güzellikle saliverin!" ama "affederseniz de, Allah affedicidir!". (bkz.2/229 ve 65/2)
Bundan ayri bir de yukarida da degindigimiz gibi, yüz celde ile caydirma yöntemi vardir ki, bu, bildigim kadariyla dünyanin hiçbir ülkesinde uygulanmiyor. Dünyanin asil sahibi Seytan, kendisine sadik ögrenciler yetistirmesini bilmis!. (bkz 24/21)
Yahudi uydurmasi olan "taslama usulü" ise, Kuran´da yer almayan bir uygulamadir. Hem, hiçbir sekilde, insanin öldürülmesini istemeyen Allah, bu hükmü vermis olamaz. Bu olsa olsa, kendisi zina ettigi halde, kendisi disinda kalanlarin bu ise bulasmamasini saglamak amaciyla(!), uydurdugu bir önlem(!) olabilir.
EVLILIK
Kuran der ki; "Bekarlarinizi, erdemli kadin ve erkek hizmetçilerinizi evlendiriniz; eger yoksul iseler, ALLAH onlari kendi lütfundan zengin edecektir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.24/32" Eger zinaya karismaktan korkuluyorsa, ebeveynler, çocuklarini biran önce evlendirmelidir. Ayette geçtigi üzere eger yoksul iseler, biraz daha sabretmeleri gerekir ki sabir, müminin bir vasfidir.
Evlilik bir sözlesmedir. Bir bagdir. Ahlaki degerlere sahip çikmak ve bunu korumak için gereklidir. Allah bunu helal, zinayi haram kilmistir.
Öte yandan ebeveynler, daha evlenememis olan çocuklarina, ahlaki egitimi Kuran´daki sekli ile kendileri vermelidirler. Bu egitime özen göstermeleri gereklidir. Yoksa, alinlarina vurulacak namussuzluk damgasi söz konusu. Müminler, iftira atmaz. Bu büyük bir günahtir (bkz.24/23). Fakat bazi cahiller ki onlar, vaktiyle, Hz. Meryem´e dahi iftirada bulundular (bkz.19/27-30), kendileri su an kadinlari sex kölesi olarak kullanmaktadirlar. Bu kisiler evlenseler dahi bu, pek uzun sürmüyor. Çocuk ise, pesimist toplumlarin arasina giriveriyor.
Çocugunuza, açik filmler izlemesini siddetle yasaklarsaniz, ilk eline geçen harçlikla geneleve gider! Kontrolü elinize alin ve siniri asmamasini ögütleyin! Kendisine zinanin yasak oldugunu israrla anlatin, inanmiyorsa da zorlamayin! Allah, ona hakettigi bir yasayis tarzi sunacaktir.
Evlenebileceginiz kisiler hakkinda Kuran, açiklayici bilgiler verir. Mezhepçi ögretilere kurban gitmeyin! (bkz. 4/22-25 ve 24/23) Yabancilarla evlilik durumu ise; "Ey inananlar, inanan göçmen kadinlar size sigindiginda onlari sorgulayin. ALLAH onlarin inançlarini çok iyi bilir. Inançli olduklarini anlarsaniz, onlari kafirlere geri göndermeyin. Ne bunlar o inkarcilara helaldir, ne de onlar bunlara helaldir. Inkarcilarin harcadigi mehirlerini onlara geri verin. Mehirlerini ödediginiz taktirde bunlarla evlenmenizde bir sakinca yoktur. Inkarci kadinlari sorumlulugunuzda tutmayin. Onlara harcadiginiz mehirlerinizi isteyebilirsiniz, onlar da verdikleri mehirlerini isteyebilirler. Bu, ALLAH´in hükmüdür. O, aranizda yargida bulunur. ALLAH Bilendir, Bilgedir. 60/10"
SINIRI ASANLAR
Allah, kendi saltanati altindakilere hep iyiyi-güzeli ögretmektedir. Seytan ise bunun tam tersini telkin eder. Öyle ki insan artik kendi hemcinsleri ile zina etmeye baslar (geçmiste oldugu gibi). Hangi inanisa sahip olursaniz olun, kendi cinslerinizle iliskiye girmeniz affedilemez! Bütün ilahi kitaplarda bu mesaj vardir. Onlarin baslarina neler geldigi de bu kitaplarda kayitlidir. Ayrica bunlarin canli tanik-kanitlari da yeryüzünde-gözlerinizin önünde durmaktadir.
Benim bir teorim var: "Yoksa siz, sizden öncekilerin basina gelenler gibisi sizin de basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi saniyorsunuz? ...2/214 " ayeti geregince, geçmiste bu tür ters-sapkin iliskilere girmis kavimlerin hortlayacagini-çogalacagini ve akabinde Allah´in bosuna yaratmadigi volkanik daglarin, hepsinin, ayni anda faliyete geçip "suçlu günahkarlarin basina ates yagdiracagini" tahmin ediyorum.(bkz.51/32-34) Ama bu tezime katilirsiniz yada katilmazsiniz, o, sizin bileceginiz bir is!.
ZINA HAKKINDA SÖYLENEN YANLISLARDAN
- Gebeligi önleyici etmenler (evlilik disi ise) zinaya sebep olmaz gibi bir sacma düsünce
- Keyfi üç-bes esle evlilik zina sayilmaz
- Gençlikte çapkinlik mübahtir demek!
- Zina edenler tasla öldürülmelidir
- Çocuklarin/gençlerin yaptigi zina sayilmaz
- Parasiyla kurulan cinsel iliski mübahtir diyecek kadar alcalmak!
- Çiplak vücuda sehvetle bakmak göz zinasi degildir gibi bir yanlis bilgi.
- El-ele tutusmak, öpmek vb. zina sayilir.
- Nisanli iken iliskiye girmek yasak degildir diye söylenen sözler yanlistir!
Inananlarin arasindan hayasizligin yayginlasmasini arzulayanlar, dünya ve ahirette aci verici bir cezayi hakketmislerdir. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz. (24/19)